12 Eylül 2010 Pazar

İyi bir ödevin özellikleri

19 Ocak 2009 Pazartesi


aercan@bursahakimiyet.com.tr
Çocukları yaratıcılığa götürmeyen, onları otomatikleştiren bir çalışmanın ödev değeri yoktur. Örneğin “özet çıkarma” işi bir ödev olarak her ders için gereklidir. Ancak bu iş zamanla otomatikleşebilir. Bu oluşuncaya kadar bir “ödev” değeri vardır. Bir yazıyı veya resmi ya da bir haritayı kopya ettirmek ev ödevi olamaz. Ev ödevinde bir gözlem, inceleme, araştırma, ölçme… gibi “çözümleme” sonra da bunlardan anlamlı sonuçlar çıkarma( öğrencinin seviyesine göre olumlu bir eser ortaya çıkarma) gibi “sentez” yapmak esastır. Ev ödevi olarak çeşitli ders kitapları, romanlar, öyküler, şiirler, gazeteler … okunabilir, bunlar çocukların yaşamında heyecanın oluşmasına ve öğrenmenin zevkli yanının ortaya çıkmasını sağlar. Bunlardan elde ettikleri bilgilerle yeni açılımlar kazanabilirler, bunları da birbirlerine anlatarak başkalarının da yaşantılarının zenginleşmesine yardım edebilirler. Ders kitaplarındaki soruları yanıtlamanın dışına çıkamayıp çocukları az önce sözünü ettiğim etkinliklere götüremeyen öğretmen arkadaşlarımızın ödev verirken dikkate alması gereken bir konudur bu. Yani çocukları yaratıcılığa götürmeyen, onları otomatiğe bağlayan çalışmaların ödev değeri yoktur. Görüşümü yineledikten sonra son yıllarda “proje” adı altında evdeki herkesi alarma geçiren performans ödevlerine gelecek haftalarda yer vereceğim.
Okulu sevmek
Geçen haftalardaki yazılarımda değindiğim konulardan biri de okulu sevmekti. Bu konuya değinirken internet ve bilgisayardan öğrencilerin yararlanması için okulda ortam hazırlamanın önemine, bunun da öğrencinin okulunu sevmesinde önemli bir etken olduğuna değinmiştim. Günümüzün iş ve okul hayatında bilgisayar, dolayısıyla internetten yararlanmak gerektiğini ancak yararlanırken sürenin iyi ayarlanması gerektiğini, zamanın iyi kullanılması gerektiğini, yaşamımızın diğer alanlarına ayırdığımız süreden çalmasına izin vermememiz gerektiğine değinmiş, uzmanların bu konuya yaklaşımlarından söz etmiştim. Okulu sevmekte en önemli etkenlerden biri de ödevler olduğunu, ödevin de okul hayatının olmazsa olmazı olduğunu bunun yapılmasında öğrenciye öğretim sürecinde neler kazandırdığını anlatırken ödev kavramının anlaşılmasının yararlı olacağından söz etmiştim. Yazdıklarımı kısaca özetledikten sonra ödev konusunu irdelemeye devam edeceğim.
Bunu biliyor muydunuz?
Alfabeyi MÖ 1050’de Fenikeliler bulmuş,Yunanlılar yeniden gözden geçirmiştir. Adını Yunan alfabesinin ilk iki harfinden almıştır. Alfa ve Beta

Haydi gülümse
Öğretmen --- Yavrum, 4 çarpı 5’in kaç ettiğini bana söyler misin?
Tarık ---- Ah, ne yazık öğretmenim, ben de bilmiyorum…!
“Çocuğumuzla birlikte gülelim ama asla ona gülmeyelim.”
Öğretmenliğin ruhu
“Bilgisi yeterli olmayan bir öğretmen, eğer biraz kurnaz ve becerikli olursa bu husustaki aczini, öğrenciyi ilgilendiren ders harici konular açmakla örtmeye çalışır. Öğrenciyle yüz göz olur. Öğrenciler de beş on dakika dersten sonra ustalıkla bu tür konuların kapısını açarak öğretmenin imdadına koşarlar. Onun sınıfına her geçen öğrenci, aynı siyaseti takip eder. Öğretmenden kimse şikayetçi olmaz fakat dersin randımanı sıfırdır. Bunu başaramadıkları dersin öğretmenleriyle de sürekli çatışırlar.” .”(Vasfi Mahir Kocatürk)
İyi tatiller
Uzun, yorucu, sınavlarla dolu bir dönemin sonunda dinlenmeyi hak eden öğrencilere ve tabii bu koşuşturmanın yanı sıra karne notlarını verirken yaşadıklarından dolayı vicdanları da yorulan öğretmen arkadaşlarıma iyi, gönüllerince tatil dilerim. Sevgili öğrenciler, her zaman dediğim gibi çok uyuyun, çok gezin, çok dinlenin, çok okuyun…
Neye ilgi duyuyorsanız, neyi merak ediyor da cevap bulmak istiyorsanız onu okuyun!

(öğrencilerin bunu okurken “bu kadar ödevin, dershane koşuşturmalarının arasında nasıl olacak bunlar” dediklerini duyuyorum. Ama planlı olunca, zamanımızı iyi ayarlayınca her istediğimizi yapabileceğimizi tekrarlayarak hatırlatmak istiyorum.)
Tanımı yapılamayan sanat: Şiir
Biraz da “sanat” diyelim, bu uçsuz bucaksız sanat evreninde yolumuzu şaşırmadan “şiir deryasında” dolaşalım; bilgi girdabına kapılmadan, ustaların kalemlerinde hayat bulmuş yürek seslerine kulak verelim istiyorum bu bölümde
TREN SESİ

Garibim;

Ne bir güzel var avutacak gönlümü;

Bu şehirde,

Ne de bir tanıdık çehre;

Bir tren sesi duymaya göreyim

İki gözüm,

İki çeşme.

Orhan Veli KANIK

11 Eylül 2010 Cumartesi

Ödev nedir, veliler neye dikkat etmeli?

                                                                                                                12 Ocak 2009 Pazartesi
aercan@bursahakimiyet.com.tr
 Ödevlerle ilgili söyleşimizi ve paylaşımlarımızı devam ediyoruz. Ev ödevlerinin eğitim yönünden olan değerleri, biraz daha kapsamlı ve öğrencinin kişiliğinin oluşmasına yardım edici nitelikte olmasıdır. Bu özellik, ödevlerin niteliğine göre değişir. Ev ödevlerinin en belirgin niteliğiyse öğrencilerin ödev konusunu bireysel olarak yapmasıdır. Böyle yapılan ödevler, kişiyi kendisiyle baş başa bırakır ve onun yeteneklerinin gelişmesine, dolayısıyla da bağımsızlığa alışmasına ve sorumluluk duygusu kazanmasına olanak sağlar. Bazen çocuğumuza olan sevgimizin dozu o kadar artar ki ona ödevinde yardımcı olayım derken ödevi biz yapmaya başlarız. Ya onun sızlanması ya da yapamıyorum diye ağlaması buna sebep olabilir. Ama şunu unutmamak gerekir ki okulda öğretmen , evde anne baba nezaretinde yapılan ödevler, çocuğumuzun o dersle ilgili özgüveninin oluşmasını engeller. Ödevlerin asıl değeri, öğrencilerin öğrendikleri bir konuyu kendi kendilerine uygulamaya fırsat vermesidir. Bu da sınıfta anlatılanların daha iyi öğrenilmesine, öğrenilenlerin pekiştirilmesine olanak sağlar.
Bu sonucun elde edilmesi de ödevin, o dersin hemen arkasından yapılmasına bağlıdır. Sonradan ya da geciktirilerek yapılan bir çalışma, öğretim bakımından fazla bir yarar sağlamaz. Böyle bir çalışma alışkanlığındaki öğrenci, işe her başlayışta konuyu yeniden öğrenmek zorunluluğunu duyar. Bu da gereksiz bir iş olur, zaman alır.
Ödevler, çocuğa yeni yeni öğrenme yaşantıları kazandırdığı, onu yaratıcı düşünceye götürdüğü, kendi kendine olumlu bir eser ortaya çıkarmaya yardım ettiği oranda değer kazanır. Bundan da anlaşıldığı gibi ödev konusu çok yönlü bir olgudur. Ödevi veren, yapmakla yükümlü olan, ona yardımcı olan gibi boyutları vardır. Ancak günümüz okullarında ödev anlayışı, öğrenciler için okuldan uzaklaşmalarına neden olacak, hastalık bahanelerinin veya değişik bahane yaratıcılıklarıyla “okulu sevmek” kavramından uzaklaştıran etken haline gelecektir.
Öğrenmenin temelini oluşturan bu çok boyutlu konuyu, irdelemeye; öğretmen,veli, öğrenci, okul yönetimi ekseninde paylaşımlara önümüzdeki haftalarda da devam edeceğiz.
Veli olmak
Yaşamımızın en değerli varlıkları olan yavrularımızın okulda başarılı olmaları için onlarda baskıya neden olacak konuşmalardan uzak olmamız gerektiğini geçen hafta değinmiştik. Bu hafta onlarda başarıyı artırmada çok önemli bir yer tutan aile içinde eğitimde görüş birliğinde olma konusuna değineceğiz. Nedir bu? Disiplin ve çocuğa verilecek eğitim konusunda anne baba olarak tutarlı davranmaktır. Birlikte uyacağımız kuralların olmasıdır. Önemli bir karar alacağımız zaman çocuklara annenize veya babanıza soracağım, ona göre karar vereceğim diyebilmektir.

Anne babadan biri, diğerinin yaptığını küçümsememelidir.

Çocuklar babalarından bir şey istediğinde baba anneye dönüp sen bu konuda ne diyorsun? diyebilmelidir. Bu şekilde çocuklar babalarının annelerine değer verdiğini, ona saygı duyduğunu, kararları da birlikte verdiklerini anlamış olur. Ayrıca anneler de eşlerinin kendilerine verdiği değeri anladığı için de özgüveni artar.

Anne baba birbirleriyle çelişkili sözler söyler veya davranışlarda bulunursa çocuk da neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayamayacak ortaya çıkan boşluktan mümkün oldukça yararlanacaktır.

Bu yüzden anne ve baba tutarlı davranmayla ilgili olarak ortak karar almalı, birinin ak dediğine diğeri kara dememelidir.

Ailede bu türden bir tavrı oturtmak çocuk henüz okula başlamadan daha ilk çocukluk dediğimiz yaşlarda olmalıdır.Oyuncaklarıyla ilgili tutumunda, arkadaşlarıyla ilgili ilişkilerinde buna alıştırılmalıdır. Ancak bu demek değildir ki bizim çocuklar artık büyüdüler, liseye, üniversiteye gidiyorlar bundan sonra olmaz. Anne baba her zaman böyle bir işbirliğine gidebilir. Biz annenle veya babanla karar aldık ya da bundan sonra birlikte karar alacağız denilebilir. Bu tarz küçük değişimler hayatımızın her dönemi, her olayı için de böyle değil mi?
Bunu biliyor muydunuz?
Okulu ilk bulanın MS 8000’de Charlemagne’ın olduğunu (Charlemagne=Papalık devletlerinin temelini atan Pepin’in oğlu, Lombartların kralı )
Haydi gülümse
Öğretmen sorar
--Yavrum söyle bakalım dünya niçin döner?..
Öğrenci cevap verir:
--Üstünde insanlar sürekli gezindikleri için öğretmenim!...
Günün sözü
Çocuğunuzu yalnızken azarlayın, herkesin ortasında övün. Azar kısaca ve doğrudan, övgü uzun ve yöneltici olsun (SOLON)