aercan@bursahakimiyet.com.tr
Kopya çekme alışkanlığı, günümüzde okullarda yaşanan ve titizlikle üzerinde durup mücadele edilmesi gereken bir durumdur .
Geçen yıllardaki yazılarımda, okulda başarılı olmanın “sırrı” olarak derslere yönelik bilgilerin ”öğrenme” yöntemiyle gerçekleşmesi gerektiğine değinmiş, bunun için ilk önce sınıfta öğretmenin anlattıklarını etkin dinlemek, not almak, anlamadıklarımızı, öğretmene sorup öğrenmek gerektiğini söylemiştim.
Öğrenmenin diğer ve en önemli yolu da öğretmenin verdiği ödevleri mutlaka kendimiz yapmalıyız, yapamadıklarımızı anlamaya çalışmalıyız, demiştim.
Bunlar, akademik bilgilerin “öğrenilmesi” için yapılması gerekenler.
Peki “öğrenme” gerçekleşmediği zaman ne olur?
Öğrenci, sınıfta öğrenemeyince evde ödevlerini yaparken de zorluk yaşayacak, böylece o haftanın konularını, sonra diğer haftalardaki, aylardaki konuları öğrenemeden geçecek, bunlar birikecek, içinden çıkılmaz bir hal alacak.
Gerek öğretmenin tutumundan gerekse evde yardım edenlerin yanlış yönlendirmelerinden kaynaklanan, günlük yaşam içindeki bilgiler için bile yanlış bir yöntem olan “ezberleme” yoluna gidecek.
Ezberleme, öğrenme etkinliği içinde yeri olmaması gereken bir yoldur.
Öğretmenler de ezbere yönelik anlatımlardan, sınav sorularından artık vazgeçmeli, sınavda öğrencilerin “öğrenip öğrenmediklerini” ölçmelidirler.
Bu durumda, öğrenci, sınavlarda başarılı olmak için artık en kolay yol olan “kopya çekme” ye başlayacaktır.
Sınav esnasında öğretmenlerin olası kopya olaylarını engellemek amacıyla önlemler almak için nasıl çabaladıklarını bilirim.
Bu titizliği göstermeyen, belki önemsemeyen bir öğretmenin sınavında elde ettiği “kolay başarıyı” sürdürme çabasında olan öğrencinin bunu alışkanlık haline getirdiği bir gerçektir.
Kopya çekme eylemi içinde olan öğrenciye yönelik öğretmenin tutumu ya cesaretlendirici ya da bunun yanlış olduğunu anlamasını sağlayıcı olabiliyor.
“Canım, herkes öğrenciliğinde yapar bunu, abartmaya ne gerek var!” dememeli, olabildiğince “abartılmalı” dır.
Peki bunun önemli bir sorun olduğunu gören, öğrenciyi bu tür davranışlardan uzaklaştırma çabası içinde olan öğretmene kimler destek vermeli?
l Öncelikle anne baba bu durumda tamamen öğretmenin yanında olmalı.
l Böyle olması için yönetim velilere yönelik seminerler düzenlemeli.
l Okuldaki tüm öğretmenler, bu konuda aynı bakış açısına sahip olmalı, aynı tepkiyi vermeli, tutum birliği içinde olmalı.
l Okul idaresi, “aman duyulmasın” anlayışından kendini kurtarmalıdır.
“Yönetmelik, aynı suçtan iki ceza vermiyor” demeden bu sorunun çözülmesine yönelik çareler, çözümler üretmeli, tamamen öğretmene destek olmalı, birlikte o öğrencide, o sınıfta, okulda bunun “yok olması” için gerekirse uzmanlarla birlikte çalışmalıdır.
Geçen yıllardaki yazılarımda, okulda başarılı olmanın “sırrı” olarak derslere yönelik bilgilerin ”öğrenme” yöntemiyle gerçekleşmesi gerektiğine değinmiş, bunun için ilk önce sınıfta öğretmenin anlattıklarını etkin dinlemek, not almak, anlamadıklarımızı, öğretmene sorup öğrenmek gerektiğini söylemiştim.
Öğrenmenin diğer ve en önemli yolu da öğretmenin verdiği ödevleri mutlaka kendimiz yapmalıyız, yapamadıklarımızı anlamaya çalışmalıyız, demiştim.
Bunlar, akademik bilgilerin “öğrenilmesi” için yapılması gerekenler.
Peki “öğrenme” gerçekleşmediği zaman ne olur?
Öğrenci, sınıfta öğrenemeyince evde ödevlerini yaparken de zorluk yaşayacak, böylece o haftanın konularını, sonra diğer haftalardaki, aylardaki konuları öğrenemeden geçecek, bunlar birikecek, içinden çıkılmaz bir hal alacak.
Gerek öğretmenin tutumundan gerekse evde yardım edenlerin yanlış yönlendirmelerinden kaynaklanan, günlük yaşam içindeki bilgiler için bile yanlış bir yöntem olan “ezberleme” yoluna gidecek.
Ezberleme, öğrenme etkinliği içinde yeri olmaması gereken bir yoldur.
Öğretmenler de ezbere yönelik anlatımlardan, sınav sorularından artık vazgeçmeli, sınavda öğrencilerin “öğrenip öğrenmediklerini” ölçmelidirler.
Bu durumda, öğrenci, sınavlarda başarılı olmak için artık en kolay yol olan “kopya çekme” ye başlayacaktır.
Sınav esnasında öğretmenlerin olası kopya olaylarını engellemek amacıyla önlemler almak için nasıl çabaladıklarını bilirim.
Bu titizliği göstermeyen, belki önemsemeyen bir öğretmenin sınavında elde ettiği “kolay başarıyı” sürdürme çabasında olan öğrencinin bunu alışkanlık haline getirdiği bir gerçektir.
Kopya çekme eylemi içinde olan öğrenciye yönelik öğretmenin tutumu ya cesaretlendirici ya da bunun yanlış olduğunu anlamasını sağlayıcı olabiliyor.
“Canım, herkes öğrenciliğinde yapar bunu, abartmaya ne gerek var!” dememeli, olabildiğince “abartılmalı” dır.
Peki bunun önemli bir sorun olduğunu gören, öğrenciyi bu tür davranışlardan uzaklaştırma çabası içinde olan öğretmene kimler destek vermeli?
l Öncelikle anne baba bu durumda tamamen öğretmenin yanında olmalı.
l Böyle olması için yönetim velilere yönelik seminerler düzenlemeli.
l Okuldaki tüm öğretmenler, bu konuda aynı bakış açısına sahip olmalı, aynı tepkiyi vermeli, tutum birliği içinde olmalı.
l Okul idaresi, “aman duyulmasın” anlayışından kendini kurtarmalıdır.
“Yönetmelik, aynı suçtan iki ceza vermiyor” demeden bu sorunun çözülmesine yönelik çareler, çözümler üretmeli, tamamen öğretmene destek olmalı, birlikte o öğrencide, o sınıfta, okulda bunun “yok olması” için gerekirse uzmanlarla birlikte çalışmalıdır.
Orjinal Kaynak: http://www.bursahakimiyet.com.tr/%c3%96%c4%9frenci-ni%c3%a7in-kopya-%c3%a7eker-.aspx?mid=6949#ixzz14Lh41YcQ
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil