Kompozisyon ve yaşam… |
|
14 Kasım 2011 Pazartesi |
aercan@bursahakimiyet.com.tr |
Birkaç hafta önce kompozisyon yazmanın önemine değinmiştim, bununla ilgili o kadar güzel sözler duydum ki…
Aslında herkes aynı şeyi soruyormuş kendine “Evet ya, bu ders niçin kalktı?” “Öğretmenlerin yanlış tutumlarının öğrencilerde oluşturduğu bıkkınlığa” değinmiştim o yazımda. Bana pek çok geri bildirim geldi. Her zaman bana ilham veren, sevgili dostum, değerli büyüğümden de geldi. Kendisine özellikle teşekkür ederim katkılarından ve güzel sözlerinden dolayı. Çok ilginç bir saptamada bulunmuş. Düşüncelerini biraz komik, biraz küfürlü yorumlarla dile getirilen “sözlüklerden” birinde rastlamış. “Öğrencilerin bir yazı türü olarak tanıdığını, ortaokuldaki Türkçe öğretmeninin bu kavramın içeriğini veremediğini, lise sınıflarında kemikleşen bu bilginin düzeltilemediğini” söylüyor. O kadar haklı ki… İlkokuldan ortaokula gelen çocukta, belki bu kavram yerine oturmamış olabilir!!! Sınavın %30 ya da %40’lık bölümünü oluşturan bir konu nasıl olur da ortaokulda öğrencinin kafasında hala bir “yazı türü olarak “kalır, gerçekten anlamak zor. Hadi orada bunun öğretmen farkına vardıramadı,diyelim. Hoş, böyle bir umursamazlığın mazereti olmaz ama neyse… 9.sınıfta edebiyat öğretmeni hiçbir şeyi öğretmese bile en azından bunun bir “yazı türü” olmadığını herkesin kafasında yer edinceye kadar bıkmadan, usanmadan anlatması gerekmez mi?... Üzerine yazı türlerini anlatmak, o türlerin özelliklerini de kavratmak zorunda çünkü. Dershanenin işi değil ki bilgileri kavratmak, zihinlerine yerleştirmek… Bunun yeri, okuldaki sınıftır. Kompozisyonun ne demek olduğunu anlatırken, kıyafetlerinin, sınıfın, okulun, evde yerleştirdiğimiz mobilyaların düzenini düşünmelerini sonra da anlatmalarını, söylerdim. Buralardaki uyumsuzlukların verdiği rahatsızlıkla, düşüncelerimizi anlatırken oluşan uyumsuzlukların yarattığı rahatsızlığın aynı olduğunu, aslında “uyum” olduğunun farkına vardırırdım. Gözümüze hoş gelmeyen, bizde estetik bir zevk oluşturmayan her alanın kompozisyonda başarısız olduğuna değinir; yaşamın içinden, doğadan örneklerle öğrencilerin çevrelerine farklı bakmaya başlamalarını sağlardım. Benim gibi pek çok arkadaşımın bu konuyu, ilk dersten itibaren böyle anlatmaya başladığından eminim. Öğretmenlerin yeterli anlatmamalarından, kavratmamalarından, yanlış tutumlarından kaynaklandığını üzerine basa basa yineleyen arkadaşımı asıl üzen, yine o sözlüklerde rastladığı bir cümle olmuş. “Yazmaktan korkan, kaleme asla dokunmayan, kompozisyon denen şeyden iğrenen nesiller yetişiyor..” Gerçekten ürkütücü. Bana göre, bu ders, haftada bir saat da olsa tekrar konmalı, öğrencilere sevdirilmeli… Zaten yeni kuşaklar okumaktan uzaklar; bir de kendini, duygularını, düşüncelerini ifade edecek yazmaktan uzak olmasınlar… |
15 Kasım 2011 Salı
Kompozisyon ve yaşam...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder