02 Şubat 2009 Pazartesi |
aercan@bursahakimiyet.com.tr |
Değerli okuyucular, neden bu başlık altında haftalardır sizlere ulaşmaya çalıştığımı izah etmek istiyorum. Çocuklarımız, doğduğu andan itibaren onların anneleri, babalarıyız ve o andan itibaren de yaşamımızın odak noktasıdırlar, adeta kendimizi onlara adarız. İşimizle, beslenmemizle, alışverişimizle …. daha pek çok konularla ilgili kararlarımızı alırken hemen çocuğumuzu da düşünürüz. Onlar bizim her şeyimizdirler. Bundan kimsenin şüphesi yok. Yavrularımızın birey olarak kişiliklerinin oluşmaya başladığı ilk ortam da evleridir, aileleridir. Ne zaman okul çağı gelmiştir ki işte o günden sonra sadece anne baba değil, artık veli de olmuşuzdur. Bu noktada sorumluluklarımızın alanı genişlemeye başlar. Şimdiye kadar eğer ilk çocuksa deneye yanıla, daha az hata yapma çabasıyla anne baba olmayı öğrenmişizdir. Üstün Dökmen’in dediği gibi ”önemli olan hata yapmamak değil, yapılan hatalardan ders almak, tecrübe kazanmaktır.” İlk günlerde elimizden düşmeyen bebeklerle ilgili ansiklopediler, kitaplar yavaş yavaş raflardaki yerini almıştır. Ne var ki okuldaki görevimiz nedir? Okulla , öğretmenle nasıl bir iletişime girmeliyim? Okulla ev hayatı arasında nasıl köprü olmalıyım? Öğretmenle konuşurken hangi konulara ağırlık vermeliyim,evde okul çalışmalarına katkım nasıl, ne kadar olmalı?... sorularının yanıtlarını da yine hatalarımızla öğreniriz. Bir anlamda el yordamıdır bu öğrenme. Keşke o okula değil de şu okula gönderseydik ya da öğretmeniyle şu konuları konuşsaydık gibi daha çoğaltabileceğimiz keşkelerimiz hep olmuştur. O zaman pek sorun gibi görünmeyen hatalarımız, ilerleyen sınıflarda sınıfta ders dinlememe, ödev yapmama, arkadaşlarıyla ilgilendiği için anlatılan derslerden başarısız olma… gibi pek çok soruna neden olabiliyor. Hatta çocuğumuzun yaşamını, seçtiği ya da seçmek zorunda kaldığı mesleğinden dolayı geleceğini etkilediği gibi yaşamının her alanındaki mutsuzluklarını belirleyecek sınavlardaki başarısına kadar uzanabilir. Bundan dolayıdır ki veli olmak önemli bir iştir. Haftalardır ısrarla “veli olmanın” önemi üzerinde durmamın sebebi budur. Zira yaşamımızdaki huzurun, mutlulukların, başarıların hatta ruh ve beden sağlığımızın kaynağı; bilgili, bilinçli,çocuğuna gerek evde gerekse okulla ilgili konularda nasıl davranması gerektiğini bilen, huzurlu bir ortam yaratma başarısına ulaşmış anne babaların kurduğu aile ortamıdır. Buradaki ortam, biz yetişkinlerin iş yaşamında, çocuklarımızın da okul yaşamındaki başarının temelini oluşturur.
ÇOCUĞUMUZA ZAMAN AYIRALIM
“Amerika’da elektrikli sandalyedeki idam mahkumuna son sözü sorulduğunda, etrafındaki gazetecilere, fotoğrafçılara, hapishane görevlilerine baktıktan sonra, acı bir sesle:”Eğer çocukluğumda, gençliğimde başta annem babam olmak üzere yakınlarım tarafından, bana bu derece ilgi gösterilmiş olunsaydı, bugün bu mahkum sandalyesinde olmazdım.”
-Sevgi ve ilgimizin çocuğumuzun yetişmesinde etkili olabilmesi için ona zaman ayıralım,
-Çocuklarımızla onların bizim ilgi ve sevgimize değer verecekleri bir ilişki kuralım,
-İlişki kurmada geç kalmayalım.
-Çocuğumuzla müzelere, hayvanat bahçesine gidelim.
-Birlikte film, belgesel izleyelim; birlikte yorumlayalım.
-Köylere, kırlara götürelim, oraların yaşamını, hayvanları, bitkileri görsün, gözlemlesin
-Oyun ortamı oluşturalım
-Oyun; değişik seçenekler,imkanlar ve problem çözme becerisi kazandırır.
-Oyunlarına katılalım
-Akıllı ebeveynler çocuklarına bebekliklerinden gençliklerine kadar beraber oynamak için zaman ayırırlar.
-Böylece onun kendine güvenini artırmış olurlar.
Biraz da oyun
Söz oyundan açılmışken okulların tatil olduğu bu günlerde çocuklarımızla zaman geçirmek adına bir oyun da ben vereyim. Adı “Dikkat Oyunu” istenilen sayıda kişiyle oynanır. Herhangi bir resim seçilir, ona dikkatle bakılır, sonra resim kapatılır, akılda kalan şeyler bir yere yazılır.herkes aynı işlemi yapar. Oyunun sonunda kağıda yazılanlarla resim karşılaştırılır. Kim en çok şey hatırlayabilmişse oyunu o kazanır. Kazananın ödülü sevgimizi anlatan bir söz, davranış… olunca paylaşılan o anın güzelliği de hiçbir şeyle değişilmez elbette.
Atatürk diyor ki!
Bir milletin kültürü yükseldikçe kişisel hürriyetin uygulama sahaları genişler ve çoğalır.(Medeni Bilgiler ve M.K. Atatürk'ün El Yazıları, AKDTYK., Araştırma Merkezi Yayını,Ankara,2000,s.550)
<!--[if !supportLineBreakNewLine]-->
<!--[endif]-->
<!--[if !supportLineBreakNewLine]-->
<!--[endif]-->
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder