Ailenizin okula yaklaşımı |
05 Nisan 2010 Pazartesi |
aercan@bursahakimiyet.com.tr |
Okullarımızın öğrenciler tarafından sevilen, koşarak gidilmesi gereken bir yer olması gerektiğine her yazımda değiniyorum neredeyse.
Meslek hayatım boyunca yaşadım ve gördüm ki ayakların geri gittiği ortamlarda insanlar kendini mutlu, huzurlu ve güvende hissetmiyorlar demektir. Bu şekilde gidilen işyerinin de okul, fabrika, mağaza… hangi alanda olursa olsun iş verimi ve kalitesi düşük olur; kurum, istediği hedeflere ulaşamaz. Bundan dolayıdır ki okullarda, yönetimden sınıftaki öğretmene hatta diğer çalışanlarına kadar bu konuda neler yapılması gerektiğine değindim. Bu hafta, çocuklarımızın koşarak okula gitmeleri, dolayısıyla da başarılı olması için veliye düşen kısmı nedir, onu analiz etmek istiyorum. "İmparatorlar Kulübü" adlı filmi, sinemada ya da televizyonlarda izlemişsinizdir. Bu filmde senatör bir baba, öğrencilerine ahlaklı olmaları gerektiğini öğretirken, yalnızlık duygusu içindeki zeki ama asosyal bir çocuğa, özgüven duygusu kazandırmak için çalışan tarih öğretmenine "Siz benim oğlumun karakterini şekillendiremezsiniz onu ben şekillendiririm" diyerek okulun, öğretmenin eğitim vermesini değil; sadece bilgi vermesini isterken hayatının en büyük hatasını yaptığının farkında değildir. "Yirminci yüzyılın ortalarına kadar eğitimde okulların ve ailenin yeri ayrı ve sınırları belirliydi. Okul, öğrencilerin akademik başarısından sorumluyken aileler, öğrencilere sadece ahlaki, kültürel ve dini değerleri öğretmekle yükümlüydüler" (Hill&Taylor) Filmdeki babanın okula ve öğretmene yaklaşımı, kesinlikle bu geleneksel anlayıştan kaynaklanıyordu. Babaların, annelerin eğitimcilere böyle müdahale etmesi, geleceği şekillendirecek çocuklar için ne kadar doğru bir yaklaşım olduğunu sorgulamak gerekir. Veliler, çocuğunun akademik başarısının yanında, kendine ve mensubu olduğu topluma yararlı olabilmesi, ahlaki değerlere sahip olması için okulla ortak bir çalışma içinde olmalıdırlar. Bu çalışmalar sırasında eğitimcilerin alanını ihlal etmeden, "kendine göre" doğrulardan hareketle değil; bu alanda yıllarını tüketmiş uzmanlarla kendilerini yetiştirerek, geliştirerek ve aynı zamanda okuldaki eğitimcilerle işbirliği yaparak olmalıdır. Konunun akademik uzmanları da etkili bir okulun oluşmasında, müdürün teslimiyetçilik içine düşmemek koşuluyla "Aileler, okuldaki öğrenme ve öğretim etkinliklerine destek verirken okuldaki karar sürecine de katılırlar ve okuldaki etkinlikleri geliştirecek bir kaynak olarak hizmet verirler" demektedirler.(Sergiovanni) Ailenin okula yaklaşımı, nerede durması gerektiğini bilmesi çok önemlidir. Ne öğretmenin işlerine müdahaleye varan bir yerde ne de öğretmen ne yaparsa yapsın; ama çocuğuma gereken bilgiyi versin kadar uzakta olmalıdır. Benim velilere bu konudaki önerim, her zaman kontrollü uzaklık olmuştur. Diğer bir deyişle, her gün okula gelmiş kadar çocuğun dersleri, notları, ödevleri, arkadaşları, okul faaliyetleri, sınıftaki davranışları hakkında bilgi sahibi olmalarıdır. Öğretmenleriyle iş birliği içinde olmalarıdır. Adeta evdeki kontrol mekanizması, öğretmeni olmaktır. Bir anne, bir baba olduğunu unutmadan, çocuğuyla saygı mesafesini koruyarak, boş, itici uyarılarıyla yüz göz olmadan… |
10 Eylül 2011 Cumartesi
Ailenizin okula yaklaşımı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder