9 Eylül 2011 Cuma

Ödevlerimiz


Ödevlerimiz


12 Ekim 2009 Pazartesi
aercan@bursahakimiyet.com.tr

Ödevlerimiz Ödev, yaşamın genel alanlarında ele aldığımızda yapılması insanlık duygusu, gelenek ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış anlamına gelir.

Felsefi olarak ele aldığımızda da yapmak zorunda olduğumuz,yapmamız gereken şey; ahlakça yükümlü olduğumuz şey anlamına geliyor.

Daha dar kapsamda,yaşamın bir bölümünde değerlendirirsek örneğin “okul” gibi,öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma anlamına geliyor.

Demek oluyor ki “ödev” yaşamımızın her alanında, her döneminde durumun özelliğine göre bizimle birlikte.

Ödevden asla kaçış yok!…

Sevgili öğrenciler, ben de işi başından sıkı tutup sene başında bu “ödev” olgusunun mantığını sizde oturtmak istiyorum. Biliyorum ki bu mantıktan bakıldığında “ihmal” diye bir davranış da olmaz.

Yaşamın her alanında ödevlerimiz var demiştik, örneğin annelerimizin de her gün ödevleri var.

İster çalışan anne olsun isterse sadece evle ilgilenen anne olsun hiç fark etmiyor. Onun ödevlerini yapmadığını yani sabah kahvaltı hazırlamadığını, evi temizleyip toparlamadığını, çamaşırları yıkayıp ütülemediğini… düşünürsek, o evde nasıl bir ortam olur?

Hemen kendisinden hesap sorulmaya başlanır:”Neden gömleğim ütülenmedi?, Yemek niye yok?...”
Babalarımızın da ödevi, evin gereksinimlerini karşılamak için para kazanmaktır.

Pek çok ödevi vardır da ama en yaşamsal olanı çalışmaktır.

Ödevini yerine getirmeyen babaların yuvasında mutluluktan söz edilebilir mi?

Bugün bu dersin ödevini yapmamayı alışkanlık haline getiren, görev bilincini oluşturamamış bir öğrenci, yarın iş hayatındaki ödevlerini de, ev hayatındaki ödevlerini de yapmayacak demektir.

Aynı sorumsuz davranışlarını sürdürecek demektir.

Arkadaşlarının evde zaman harcayarak, kafa patlatarak hazırladıkları ödevi, bir önceki teneffüste beş dakikada defterine geçirmeyi, derste de kendi yapmış gibi öğretmenini bir anlamda kandırmayı alışkanlık edinmiş bir öğrenci, yarın iş yaşamında da arkadaşının bin bir emek vererek ortaya koyduğu çalışmayı, projeyi kopya çeker, aynısını okulunda, fabrikasında ya da çalıştığı yerde kullanır, kendi yaratmış gibi de amirlerinden takdir görür…

Bugün toplumumuzda her alanda, özellikle iş alanında standardı yakalayamamış olmamız, gelişmiş ülkelerin kazanç kapısını oluşturmuştur.

Onların bulduğu kalite bayraklarını dalgalandırmak için harcanan paraları düşünürsek bu görev- ödev bilincinin okullarımızda ne kadar ihmal edildiğini de görebiliriz.

Oysa çözüm çok basit.

Okul yaşamında çocuklarımıza ilk okul birinci sınıftan başlayarak iş yaşamına atılıncaya kadar sistemli olarak bu bilinci oluşturmaktır.

Özellikle ergenliğin getirdiği sosyalleşme sürecinde ortaokul ve lisede de bu bilincin oturtulması kaçınılmazdır.

Bu noktada öğretmenlerimizin kişisel çabalarına çok fazla görev düşmektedir.

Toplumsal anlamda şikayet ettiğimiz her olgunun temelinde yatan, okuldan ve aileden alınması gereken sorumluluk ve ödev bilincinin eksikliğidir.



ÖDEVLERİMİZİ NİÇİN YAPMIYORUZ?
l Erteleme,
l Bugün, şimdi yapılması gereken işi hep yarına, sonraya bırakma,
l İşi yaparken karşılaşacağımızı düşündüğümüz sorunlar,
l Bu sorunlarla baş edememe korkusu,
l Yanlış yapmaktan korkma,
l Korkarak yaklaşıldığı için de tehlikeli olarak görme…
l Daha pek çok kişisel nedenler.

Bunların farkında olmak bizi rahatlatacak; çözüme ulaşmak için yapmamız gerekenleri bulmamızı sağlayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder