9 Eylül 2011 Cuma

İstiklal Marşımızın kabulü


İstiklal Marşımızın kabulü


09 Mart 2009 Pazartesi
aercan@bursahakimiyet.com.tr

İstiklal Marşımızın kabulü

-->
Bu hafta Perşembe günü İstiklal Marşımızın 88.yıldönümünü kutlarken en güzel dizelerle Türk Ulusunun duygularına tercüman olmuş değerli şairimiz, Mehmet Akif Ersoy’u da anacağız.
Bağımsızlığın simgesi, o ulusun bayrağı ve milli marşıdır. Bir ulusun dünya siyaseti içinde hür olarak yer alabilmesi, adından söz ettirmesi, kendine saygınlık kazandırması bakımından o ulus için bu iki unsur çok önemlidir.
Yurdumuz, işgalci devletler tarafından acımasızca paylaşıldıktan sonra, halk ve ordu el ele vererek yokluklar içinde var olma mücadelesini sürdürmüş, Türk Ulusu’nun Ata’sı büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün etrafında tek vücut olmuştur.
Bu hafta; geçmişte, bu yurdun kurulmasında yaşanılanları çocuklarımıza anlatmak biz öğretmenlerin, okulların birinci görevi olduğu bilinciyle hazırlanmış özgün, yaratıcı programlar ve etkinliklerle dolu dolu yaşanmalı, yaşatılmalı.
Pek çok okulda bu bilinçle hazırlanmış programlar öğrencilere sunuluyor. Bazen de samimiyetten uzak, başka okulda uygulanmış, hazırlayanların kendi yüreklerinden, bilgilerinden, düşüncelerinden kopup gelmemiş, bir önceki yılın ufak değişiklikleriyle hazırlanmış programlar da sunulabiliyor.
Bu durum, öğrencilere de yansıyor olacak ki veya o duyguyu alamıyorlar ki hafta başlarında ve sonlarındaki bayrak törenlerinde kendilerine yakıştıramadığımız, İstiklal Marşı’nın ruhuna aykırı davranışlar sergileyebiliyorlar.
Öğrencilerde gördüğümüz bu tarz onaylanmayan davranışların en büyük sorumlusu biz öğretmenler olduğumuzu her zaman söylemişimdir. Önce biz, bu ruhu kendimizde oluşturalım; sonra öğrencilerimize yansıtalım.
Öğretilenlerin yaşama, davranışlara yansımasıdır öğrenme. Davranış haline getirilmeyen hiçbir bilgi öğrenilmiş demek değildir. O zaman bizler de iyi öğreten değiliz.
Bu anlamda okulların görevi de sadece akademik bilgileri çocuklarımıza aktarmak değil; eğitim dediğimiz davranışsal olumlulukları da onlara kazandırmaktır.
Ben de bu yurdun kurulmasını yaşamındaki her şeyden üstün tutan büyüklerimizi saygıyla anıyor, emanetlerine her zaman sahip çıkacağımızı belirterek ruhları huzur içinde olsun diyorum.
/ / /
ÖSS’de motivasyon
Motivasyon, insanın istek ve ihtiyaçlarının farkına varması ve bunları gerçekleştirmek için harekete geçmesidir.
İnsan; her yaşta, her ortamda, çalıştığı işyerinde, ailede, okulda… maddi ya da manevi olarak motive edilmeye ihtiyaç duyar. Yoksa şevki kırılır, hedefsizleşir, verimsizleşir, …
Motivasyonu olumlu ya da olumsuz etkileyen bazı faktörler vardır ki bunlardan ilki ailedir.
Aile, farkında olarak ya da olmayarak gencin motivasyon düzeyini etkiler.
Gencin iyiliği adına söylenen sözler onu olumsuz etkilerken kaygı düzeyini artırabilir.
Bu durum, onun kaygılı, mutsuz ve verimsiz bir hazırlık sürecine sebep olabilir.
Motivasyonun sağlanmasında ailenin olumlu rol oynamasının ilk şartı, genci anlamaktır.
Ne denli zor bir dönem yaşadığının farkında olmak, bunu ona yansıtmaktır.
Bu da aile içinde olumlu bir iletişim ortamı oluşturarak sağlanabilir.
Bunu sağlamak için aile üyeleri birbirini tanır(zayıf ve güçlü yönleriyle), olduğu gibi kabul eder, hiçbir koşula bağlı olmaksızın sever, birbirlerine güvenir.
Böyle bir ortamda yetişen öğrenci, sevildiğini, kendine güven duyulduğunu, anlaşıldığını bilir,bu da ona güç verir, onda başarılı olma arzusu uyandırır.

Ne demişler?
“Yeter derecede eğitime sahip olmalısın ki etrafındaki insanları lüzumundan fazla büyük görmeyesin; fakat bilge olacak kadar da eğitim görmüş olmalısın ki onları küçük görmeyesin.”
M.L. Boren

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder