26 Ocak 2009 Pazartesi |
aercan@bursahakimiyet.com.tr |
Evde anne baba olmanın, okulda veli olmanın bize yüklediği sorumluluklar açısından dünyanın en zor işi olduğunu biliyoruz. Her iş için geçerli olan sorumluluk, nedense ev ortamına gelindiğinde adeta önemini kaybediyormuş gibi görüyor ya da fazla kafa yormak gereği duymadan rutinleştiriyoruz. Oysa hem ailemizin hem de ülkemizin geleceği olan çocuklarımıza yeterli özeni gösterebiliyor muyuz? Bu soruyu sık sık kendimize sormakta yarar var. Bazen velilerimiz, çocuğuna sadece karnının tok, sırtının pek olması ya da yediğinin önünde yemediğinin arkasında olduğu bir ortam yaratmakla kendini, görevini yerine getirmiş insan huzuru içinde görmesine sebep olabiliyor. Bunlar bizim dünyaya getirdiğimiz çocuklarımıza karşı oluşturmamız gereken en doğal ortamdır. Kitabını, defterini, kıyafetini alıp belki kendimizce en iyi okula, dershaneye gönderdiğimiz anda ben üzerime düşeni yaptım, bu çocuk hala neden başarısız? Sorularını sormaya, çocuğumuzdan başarı beklemeye başlıyoruz.
Şunu da çok iyi biliyorum ki çocuğum için ne yapmam gerekir diye öğretmenlerin ağzından çıkan her sözü can kulağıyla dinleyen, hatta bunları not alan velilerimiz de var. Gözlemim odur ki böyle velilerin çocukları daha başarılıdır. Bu noktada öğretmen ve idarecilerin de veliye, öğrenci hakkında değerlendirmelerini yaparken samimi, objektif, gerçek yol gösterici olmaları zorunluluğu kendini gösteriyor. Bütün velilerin çocuklarının başarılı olması noktasında son derece iyi niyetli olduklarından hiç şüphem yok. Sadece ne yapacakları konusunda yeterli bilgiye sahip olamadıklarını düşünüyorum. Bu da çok doğal, işte bu köşe bu ihtiyacın olduğunu görmemden doğdu diyebilirim. “Peki ne yapmam gerekir?” diyenlere birkaç öneri:
Tekrar yapmayı öğretelim
Çocuğumuza izah edelim ki bir konu
-Yalnızca derste dinlenirse, bu konunun yüzde 20'si öğrenilir.
-Konu dinlendikten sonra bir de kitaptan okunursa yüzde 40'ı öğrenilir.
-Konunun yazılı özeti de çıkarılırsa öğrenilen oran yüzde 60'a yükselir.
-Konu sesli olarak bir başkasına (arkadaş, anne, baba, kardeş veya gerektiğinde kendi kendine) anlatılırsa yüzde 80'i kavranır.
-Bu oran konu tekrar edilerek yüzde 90'a çıkabilmektedir.
Bu bilimsel gerçeklerin farkında olalım ve çocuğumuzu buna alıştıralım.
/ / /
İyi bir ödevin özellikleri
Ödev konusuna değinmemin en önemli sebebi, hayatın vazgeçilmez bir dönemi olan okulu anlamak, aynı zamanda onu sevmekle ilintili olmasındandı. Önceki haftalarda çocuğumuza ödevin niçin gerekli olduğunu anlatabilmek için bu kavram üzerinde durduk. Bu bağlamda anne babaların neler yapması gerektiğine değindik. Bu hafta ödev veren öğretmen arkadaşlarımın da çok iyi bildiği bazı noktalara değinmek istiyorum.
-Ödev, açık, kesin ve sınırlı olmalı
-Öğrencilerin yeteneklerine ve ihtiyaçlarına uygun olmalı,
-Ele alınan işe karşı yeterince ilgi uyandırıcı olmalı,
-İşin nasıl ele alınacağı hakkında bir verici olmalı,
-Karşılaşacağı güçlükleri kolaylaştıracak bir ipucu vermeli
Bu özellikler, sadece bunlardan ibaret değil elbette gelecek haftalarda maddelerimiz devam edecek.
/ / /
Haydi gülümse
Müfettiş sınıfa girince ön sırada oturan küçük bir çocuğa sorar:
----- Üç, üç daha ne eder yavrum?
Çocuk, biraz durur sonra:
----- Bu duruma göre değişir efendim, diye cevap verir.
Müfettiş:
----- O da ne demek yavrum?
----- Öyle ya efendim,3 ile 3'ü alt alta yazarsanız 6 fakat yan yana yazınca 33 olur….!
/ / / /
Bunu biliyor muydunuz?
Kurşun kalem, İngilizlerden alınan grafit kalemin yerine 1795 yılında geçmiştir.
/ / / /
Tanımı yapılamayan sanat: Şiir
“Şiirin ilkesi, insanın üstün bir güzelliği özlemesidir. Bu ilke bir coşkunlukta, bir ruh taşkınlığında kendini gösterir.” (Baudelaire)
Yalnızlık Şiiri
Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.
Orhan Veli Kanık (Meydan, 15.5. 1948)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder