10 Eylül 2011 Cumartesi

Bursaspor'a gönülden tebrikler


Bursaspor’a gönülden tebrikler


24 Mayıs 2010 Pazartesi
aercan@bursahakimiyet.com.tr

Bursaspor’a gönülden tebrikler Taraftarlarının koşulsuz desteği, oyuncularının bu desteğe layık olma çabaları, teknik direktörün kararlı, bilinçli eğitimi, yöneticilerin oyunculara ve teknik kadroya güveni bir araya gelince ortaya herkesi mutlu eden bir tarih, bir destan çıkmış oldu.
Rengini Uludağ’ın yeşilinden, karının beyazından alan bu takım, şehrinin insanlarına bayram coşkusunu, sevincini yaşatmayı başardı.
Artık bundan böyle “beş büyüklerin” arasında anılacak olan Bursaspor, bir başarı örneğidir.
Tıpkı yılmadan, azimle, zorluklara göğüs geren hatta en büyük zevklerinden, eğlencelerinden fedakarlık eden bir öğrencinin istediği üniversitenin, istediği fakültesine gitme başarısına ulaşması gibi…
Sevincini büyük bir olgunlukla, taşkınlıklara meydan vermeden yaşayan Bursalılar, yenilgilerinde de aynı olgunluk ve anlayışla, hatalarından dersler çıkararak yaşayacaklardı kuşkusuz.
Zira, bu tür karşılaşmaların milyon dolarlık da olsa sonuçta bir oyun olduğunu, yenmek kadar yenilmenin de doğal olduğunu, böyle bir karşılaşmanın içinde bulunmanın bile bir gurur olduğunun farkında olarak takım tutmak, tuttuğu takımı desteklemektir, esas olan.
İkinci de olsa şampiyonmuşçasına hazırlık yapan bir takımın, bu bilinçte taraftarının olmasından daha doğal ne olabilir ki….
Takımına, şehrine sahip çıkmak demek ona zarar verecek davranışlardan da uzak olmak,
Yenilse de her yeri yakıp yıkmamak;
Kavga, gürültü yaratmamak,
Şehirlilik bilincini kazanmış bireyler demektir.
Bu davranış tarzı, o şehrin ya da taraftarın eğitim kalitesinin ve düzeyinin göstergesidir.
Görülüyor ki centilmen sporcu, taraftar bilinci, eğitimi, şehrimizin okullarında, her kademedeki çocuklarımıza, gençlerimize veriliyor…
Bu güzel olayın, bu başarının, bu şampiyonluğun kalıcı olabilmesi için belki Bursaspor yöneticileri, Büyükşehir Belediye’si, Valilik işbirliğiyle “Spor Lisesi” ya da “Futbol Lisesi”… gibi eğitim kurumları açılarak, sporcusunun, spora ilgi duyan taraftarının, gençlerimizin eğitilip öğretim görecekleri olanaklar yaratılabilir.
Kredili sistemin liselerde uygulandığı dönemlerde, çalıştığım okulda, Türkçe-Matematik, Fen-Matematik,Türkçe-Sosyal gibi alanların yanında “Spor” alanları da vardı.
Kendine özgü ders dağılımı olan, müfredatı olan bir alandı.
Öğrenci mecbur kaldığı için değil; ilgisi, yeteneği olduğu için bu bölümü seçiyordu.
Bir öğrencim” Hocam, profesyonel sporcu olamam belki ama bilinçli, eğitimli bir sporsever olurum” demişti.
Katılmamak mümkün mü?
Şimdi, fırsatlardan yeni ufuklar yaratma zamanı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder