Eğitici çalışmalardaki sorunlar ve öneriler |
13 Nisan 2009 Pazartesi |
aercan@bursahakimiyet.com.tr |
Geçen haftalarda sosyal etkinliklerle ilgili ele aldığım konular o kadar ilgi çekmiş ki çok sayıda güzel mesaj aldım.
Bu konuda öğretmen arkadaşlarımın ne kadar özveriyle çalıştığını biliyorum ama bir kere daha görmüş oldum.
Bana gelen mektuplardan bir tanesinde,
“Ben, çalıştığım okulda branşımla ilgili 28 saat derse giriyorum. Bunu daha da açarsam lise iki, üçüncü ve dördüncü sınıflardan oluşuyor. Yani üç değişik müfredat. Her kademede değişik ders. Derslerin haftalık kredileri farklı ama toplamda yirmi sekiz oluyor. Bu derslere girmeden önce yapmam gereken ön hazırlıklarım oluyor, sınıfların sınavları için sınav sorusu hazırlama süresi bana yetmiyor bile. Çünkü aynı kademedeki şubelere art arda girebilme şansım çok az, ders programım buna göre ayarlanmamış, ya ayrı ayrı soru hazırlıyorum ya da başka bir derste yapıyorum; o da anlayışlı bir arkadaşsa!
Bu sınav yapma sürecini bin bir sıkıntıyla atlattıktan sonra kağıtların okunması, öğrencilere notların duyurulması, yanlışlarının gösterilmesi, notların bilgisayar ve internet ortamına girilmesi… gibi aşamalardan geçtikten sonra bir sonraki sınav zamanı geliyor.
Bunları yapmak asli görevim. Ama isimlerini yazmak istemediğim bazı derslerin öğretmenleri de bunları yaparken ben eğitsel kol rehber öğretmenliğini de 2140 sayılı tebliğler dergisindeki “eğitici çalışmalar yönetmeliği”nde geçen esaslar doğrultusunda ve sosyal sorumluluk projesi kapsamında da etkili çalışmalar yürütüyorum. Az önce sözünü ettiğim bazı branşlar ya hiç bu türden çalışmalarda görev almıyor ya da o kadar baştan savma ve göstermelik yapıyorlar ki kendimi kötü hissediyorum.
Yaşadıklarımı sizinle paylaşmak istedim, teşekkür ederim.”
Oldukça gerçekçi, öğretmenlerimizin neler yaşadıklarını özetleyen bir yazıydı. Branşını yazmadığı için bilemiyorum ama yaşananlar bana hiç uzak değil.
Öğretmen arkadaşımın yazdıklarını okurken anlamakta hiç zorlanmadım; çünkü çok yaşadım. Gerçekten Türkçe, Edebiyat, Tarih, Beden Eğitimi, Müzik, Resim… gibi bazı branşlar okulların tüm çalışmalarından sorumludurlar adeta. Onlardan beklentiler de o oranda yüksektir.
SORUNLAR
Yönetmelik; her kolun haftada bir kez toplanmasını, haftalık ders programında eğitici kol çalışmalarına ayrılan sürenin bütün öğrenciler için aynı saate rastlatılması gerektiğini belirtirken; ancak eğitim öğretim dönemi içinde bu belirtilmiyor,
Maalesef sınıf içi demokrasinin tam işlememesi öğrencilerin ilgi alanlarına göre ve oy çokluğuyla istedikleri kollara katılamamaları,
Okul yönetimi ve rehber öğretmenler, eğitsel kol çalışmalarını bir sistemin çalışması olarak görmedikleri için öğrenciler, kendi görüşlerini başkalarına etkili bir şekilde anlatabilme farklı görüş, anlayış ve çalışmaları anlayışla karşılayabilme, sosyal ilişkilerinde ölçülü olabilme, grupça verilen görevleri tamamlamak için istekli çalışabilme ve sorumluluk duyabilme, bireysel ya da grup olarak çevresindeki sorunlarla ilgilenebilme, bunları çözücü nitelikte projeler oluşturabilme ve yürütebilme davranışlarını geliştirememektedirler.
Sorunların ancak bir kısmına değinebilsek de farkına varılan sorunların çözümlerine ulaşmak daha kolay olacaktır.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Öncelikle, Talim Terbiye Kurulu’nun 91 sayılı kararıyla Eğitici Kol Çalışmaları Yönetmeliği’nin
9. ve 10. maddelerindeki çelişkiler bakanlıkça hemen giderilmeli,
Öğretmen yetiştiren fakültelerde Eğitsel Kol Çalışmaları dersi zorunlu olarak okutulmalı,
Okul yönetimi bunu ciddiyetle ele almalı, eğitsel kol rehber öğretmenlerine çalışabilecekleri fiziki ortam ve ders programları ile ilgili sorunları giderici bir tutum içinde onlara yardım ve destekte bulunmalı,
Öğretmenler; bu çalışmaların önemini kavrama amaçlı kişisel gelişimlerini okulda veya kendi imkanlarıyla sağlamalı,
Öğrencilerde ilgi ve istek uyandırıcı tutum ve davranışların artması için kendi bilgi ve donanımlarını artırmalı.
Her birey, kendine ait sorumluluk alanlarının bilincinde olarak ve sorumluluğunun hakkını vererek çalışmalı;
Yaptığı işin iç hesaplaşmasında vicdan rahatlığı içinde olmalı.
Bana mektuplarıyla ulaşıp paylaşımda bulunan meslektaşlarıma, okurlarıma çok teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder